Bursa'da başlayıp Kocaeli, Ankara, Sakarya, Eskişehir'e
yayılan yaklaşık 50.000 işçiyi harekete geçiren metal direnişi işçi sınıfının
öldüğü iddiasıyla sınıf dışı dinamikler arayan anlayışlara en güzel cevap
olmuştur. Metal greviyle işçi sınıfı kaslarını esnetmeye başlamıştır ve
gelecekte yaşanacak toplu bir ayağa kalkışın ana öznesinin kim olduğunu bir kez
daha göstermiştir. Kuşkusuz metaldeki bu ayağa kalkış dünya ölçeğinde
derinleşme sinyalleri veren kapitalizmin krizinden ve yeşermeye başlayan işçi
sınıfı dinamiklerinden bağımsız değildir. Kapitalizm kendi kendini yeniden üreterek
işçi sınıfına yeni umutlar vermekte zorlanmaktadır. Tıpkı Türkiye'deki AKP
rejimi gibi yönetememe sıkıntıları yaşamaktadır. AKP güç kaybettikçe işçi
sınıfının dinamikleri gün yüzüne çıkmaktadır. Önce Renault'ta, ardından Tofaş, Coşkunöz,
Mako, Otorim, Ford Otosan ve Türk Traktör'e sıçrayan öfke hâlâ devam
etmektedir. Renault'ta başlayan bu ayağa kalkış zincirleme şekilde çığ gibi
büyüdü. Temel çıkış noktası faşist Türk Metal’e karşı bir öfke patlamasıydı. Bu
grev dalgasıyla işçi sınıfı gücünü göstermektedir. Birleşince neler
yapabileceklerini kanıtlamıştır. Kendi işçi komiteleri aracılığıyla temsilcilerini
seçen işçiler, “Harranlıyız” söylemiyle hiçbir sendikayı istemeyen, sendikalara
güvenmeyen bir tavır içine girmiştir. Kurdukları komiteler ve kendi seçtikleri
temsilciler aracılığıyla kendilerini ifade etmenin yollarını aramıştır. Türk
Metal ağır darbe almış, tüm itibarı ve saltanatı alaşağı edilmiştir. Bundan
sonraki süreç çok önemlidir. Örgütsüz şekilde MESS karşısında durmak
imkânsızdır.
Büyük metal fırtınasının açtığı temel tartışma
konusu: nasıl bir sendika? nasıl bir örgütlenmedir. Türk Metal artık MESS'in de
derdine deva olamayacak düzeydedir. Artık Türk Metal'in olduğu yerde iş barışı
olamaz. Bu noktada MESS yeni bir Türk Metal arayışına girecektir. Bu noktada MESS
için görünür iki alternatif vardır. Birincisi yola Çelik iş ile devam etmek
diğeriyse Toyoto'da uygulanan iş yeri sendikacılığı sistemidir Bir diğer
deyişle işçilerin kendi seçtikleri temsilciler aracılığıyla ücret artışı ve
iyileştirmeler karşısında patron ile pazarlık yapması. Bu tip bir model görece
demokratik görünse de örgütsüzlüğün önünü açan, politikleştirmeyi tıkayan bir
süreçtir. Bunun nedeni sürecin sadece işyeri düzeyinde yalnızca ücret ve
ekonomik taleplerle sınırlı kalmasıdır. İşçi sınıfı lehine çıkan yasalara, sermayenin
saldırılarına karşı seferber olmanın önünde engel teşkil etmektedir. Fabrikalar
ve sektörler arası sınıf dayanışmasının önünü kesmektedir. Bu uygulama işçilere
demokratik uygulama olarak pazarlanmaktadır ancak MESS gibi güçlü bir örgütün
karşısında işçileri güçsüz, birbirinden yalıtık bir duruma düşürecektir.
İşçi Komitelerinin önemi ve Nasıl Bir Sendika?
Sendikalar işçi sınıfının ekonomik temelli
mücadele araçlarıdır. Sendikalar işçilerin mücadele ile tanışma yerleridir. Lakin
sendikal mücadele tarihi aynı zamanda bürokrasiye karşı da mücadeleyi
beraberinde getirmektedir. Sendikalar işçi sınıfının mücadele araçları olduğu
gibi işçi sınıfını baskı altında tutma onların mücadelesini genişletme aracı
olarak da kullanılmaktadır. Troçki'nin dediği gibi "Günümüzde
sendikalar ya işçilere boyun eğdirmek ve onları disiplin altına almak ve
devrimin önünü kesmek için emperyalist sermayenin ikincil aygıtı işlevi
görecekler yada tam tersine, proletaryanın devrimci hareketinin araçları haline
gelecektir.” İşçileri bürokratik bir işleyişle sendikaya yabancılaştırmanın en
önemli araçlarından biri işçi komitelerinin içinin boşaltılmasıdır. İşçi
komiteleri bugün Türkiye sendikal hareketinde iş yeri örgütlenmesi sırasında
uygulanan bir yönteme indirgenmiştir. Sendikal örgütlenme sırasında bu süreci
hızlandırmak ve bir sistematik içerisinde gerçekleştirmek için iş yerinin tüm
departmanlarında örgütleme komiteleri kurulur. Sendikal örgütlenme süreci zafer
kazanınca bu komiteler kendini iş yeri temsilcisine bırakır. işyeri temsilcileri
kimi zaman işçiler tarafından seçilir, kimi zaman sendika tarafından atanır. İşyeri
temsilcisinin misyonu, artık işçinin sorunlarını ve taleplerini, iş yeri
temsilcisine ve sendika yönetimine bildirmektir. İşyeri komitesinin sürekliliğinin
sağlanması işçilerin doğrudan demokrasi yoluyla sendikal yönetimde ve işleyişte
söz sahibi olmasını da sağlar. .Bu yolla işçiler sendikanın izleyeceği
politikalarda, merkezi kampanyalarda belirleyici olur. İşyeri komiteleri
sendikanın karar organları haline geldiği ölçüde bürokrasinin hayat bulması
engellenmiş olacaktır. Kendi temsilcilerini kendilerinin seçtiği, istedikleri zaman
geri çağırabildikleri, sendika çalışanının aldığı ücretin ortalama bir işçi
maaşını geçmediği ölçüde sendikalar işçi sınıfının öz örgütü olacaktır. Sendikalar
sadece kendi işkolu için değil, tüm sınıfın çıkarları için talepler
geliştirdiği ve bu hatta topyekun mücadele ettiği ölçüde işçi sınıfı
mücadelesinde sıçramalar yaşanacaktır. Devlet, kapitalistlere vasıflı işçi yetiştirmek için
mesleki ve teknik okulları yaygınlaştırmaktadır. Bu mesleki teknik okullarda
okuyan işçi adayı gençler daha mezun olmadan staj adı altında sömürüye maruz
kalmaktadırlar. Sendikalar kalifiye işçi deposu olarak kullanılan mesleki ve
teknik okullarda öğrenci örgütlenmeleri oluşturan komisyonlar kurmalıdır.
Metal Direnişinden Çıkarılacak Dersler ve Devrimci
Görevler
1) Bursa'da başlayıp 5 şehre hızlı şekilde yayılan metal
grevi faşist Türk Metal çetesine karşı birikmiş bir öfkenin eylem haline
geçmesiydi. Bu hareketlilik her ne kadar kendiliğinden gelmiş olsa da ve başta
Renault olmak üzere istenilen ücret iyileştirmesi alınamamış olsa da
kazanımları büyüktür. Her şeyden önce patron-devlet güdümlü faşist Türk Metal
çetesi tarihinin en büyük dersini almıştır. Metal sektörü toplu bir kitle grevi
görmüştür. Bu grevin yasal olup olmadığı tartışmaları itibar görmemiştir. Fiili
meşru mücadele hattının önü açılmıştır, işçilerin
kendi komitelerini kurma, kendi temsilcilerini seçme girişimi kendi öz
örgütlenme araçlarını inşa arayışına girdiklerinin göstergesidir.
2)İşçilerin
ana taleplerinden biri olan greve katılan kimsenin işten çıkarmayacak maddesini
MESS kabul etmiş olsa da üretimde küçülme olacağı gibi beyanlarda bulunması ve gazetelere
işçi alımıyla ilgili yaygın bir şekilde ilanlar verilmesi, özellikle Renault ve
Tofaş'ta, MESS'in bir işçi kıyımı hazırlığı içinde olduğunun göstergesidir. Bunu
sürece yayarak işçilerin yeni bir kalkış yapmasını engelleyen bir strateji
geliştirilmesi ihtimaline karşı uyanık olunmalıdır. Bursa'da bu grev bitmiş olsa
da hâlâ diğer şehirlerde devam etmektedir. MESS'in toplu bir işçi kıyımı
hamlesini beklemeden bu günden dayanışma komiteleri kurulmalıdır.
3) Dayanışmanın pratikteki içeriği
somutlaştırılmalıdır. Dayanışma sadece fabrikalardan ve dışarıdan direniş
ziyaretlerine ve dayanışma eylemlerine indirgenmemelidir. MESS'in olası bir
işçi kıyımı girişimi karşısında başta Birleşik Metal-İş olmak üzere DİSK'e ve KESK’e
bağlı tüm sendikalar genel greve gitmelidir. Gelecek bir genel grev 12 Eylül
faşist cuntası öncesinde işçi sınıfının en etkili dayanışma silahlarından olan
dayanışma grevi yasağı fiili olarak delinecektir. Bu dayanışma eylemleri
sınıfın tamamını kapsayan bir talep etrafında örülmelidir. Sendikaya üye olmak,
sendika değiştirmek, sendika seçme özgürlüğü en temel anayasal talepler
olmasına rağmen sendikalaşma sürecinde işçi kıyımına uğramayan işyeri yok
denecek kadar azdır. Sendikalar ve örgütlenmenin önünde bir çok yasal engel
vardır. Bu dayanışma eylemleri örgütlenirken bu taleplerin güçlü şekilde hayat
bulması, örgütlenme ve sendikal yasakların önündeki engelleri parçalayacaktır.
4 )Metal sektöründeki devlerin bir çoğu
uluslararası tekellerdir. Bu uluslararası tekellere karşı enternasyonal bir
mücadele ağı örmek hayati önemdedir
5) Metaldeki bu hareketliliğin, sendikalara, emek
örgütlerine, sosyalistlere kendini kapatması, hatta dışarıdan gelecek bir
desteği tamamen reddetmesi, işçi sınıfının devrimci partisinin bu coğrafyada
henüz inşa edilmemiş oluşunun en açık ifadesidir. İşçi sınıfı kendiliğinden
hareketlerle kazanım elde edebilir lakin bir politik önderliği olmadan kölelik
zincirlerini uzun vadeli bir sonuca ulaşacak biçimde tamamen kıramaz. İşçi
sınıfı dinamiklerinin yeşermeye başladığı bu dönemde proletaryanın devrimci
partisinin inşasını önümüze hedef olarak koyan biz Bolşevik Leninistlerin
yapması gereken şey yalındır: "Proletaryanın öncüsünü örgütleyip, onu
devrimci Marksizmin sönmeyen ışığı ile donatmaktır. Tüm örgütlenme stratejisini
bunun üzerine kurmaktır. İşçi sınıfı kendi dinamiklerinin yeşerdiğini
müjdelemektedir. Tek eksiği onun içerisinde doğarak ona rehber olacak sınıf
partisinin henüz olmayışıdır. İşçi sınıfı Bolşevik önderliğini aramaktadır.
ÖZGÜRLÜK SAVAŞAN İŞÇİLERLE GELECEK!
YAŞASIN MİLİTAN MÜCADELEMİZ!
Bursa'dan İMD'li işçiler
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder