1 Haziran 2015 Pazartesi

Bursa'da Başlayan Metal Fırtına ve İşçi Sınıfının Güncel Sorunları Üzerine

Bursa'da başlayıp Kocaeli, Ankara, Sakarya, Eskişehir'e yayılan yaklaşık 50.000 işçiyi harekete geçiren metal direnişi işçi sınıfının öldüğü iddiasıyla sınıf dışı dinamikler arayan anlayışlara en güzel cevap olmuştur. Metal greviyle işçi sınıfı kaslarını esnetmeye başlamıştır ve gelecekte yaşanacak toplu bir ayağa kalkışın ana öznesinin kim olduğunu bir kez daha göstermiştir. Kuşkusuz metaldeki bu ayağa kalkış dünya ölçeğinde derinleşme sinyalleri veren kapitalizmin krizinden ve yeşermeye başlayan işçi sınıfı dinamiklerinden bağımsız değildir. Kapitalizm kendi kendini yeniden üreterek işçi sınıfına yeni umutlar vermekte zorlanmaktadır. Tıpkı Türkiye'deki AKP rejimi gibi yönetememe sıkıntıları yaşamaktadır. AKP güç kaybettikçe işçi sınıfının dinamikleri gün yüzüne çıkmaktadır. Önce Renault'ta, ardından Tofaş, Coşkunöz, Mako, Otorim, Ford Otosan ve Türk Traktör'e sıçrayan öfke hâlâ devam etmektedir. Renault'ta başlayan bu ayağa kalkış zincirleme şekilde çığ gibi büyüdü. Temel çıkış noktası faşist Türk Metal’e karşı bir öfke patlamasıydı. Bu grev dalgasıyla işçi sınıfı gücünü göstermektedir. Birleşince neler yapabileceklerini kanıtlamıştır. Kendi işçi komiteleri aracılığıyla temsilcilerini seçen işçiler, “Harranlıyız” söylemiyle hiçbir sendikayı istemeyen, sendikalara güvenmeyen bir tavır içine girmiştir. Kurdukları komiteler ve kendi seçtikleri temsilciler aracılığıyla kendilerini ifade etmenin yollarını aramıştır. Türk Metal ağır darbe almış, tüm itibarı ve saltanatı alaşağı edilmiştir. Bundan sonraki süreç çok önemlidir. Örgütsüz şekilde MESS karşısında durmak imkânsızdır.

Büyük metal fırtınasının açtığı temel tartışma konusu: nasıl bir sendika? nasıl bir örgütlenmedir. Türk Metal artık MESS'in de derdine deva olamayacak düzeydedir. Artık Türk Metal'in olduğu yerde iş barışı olamaz. Bu noktada MESS yeni bir Türk Metal arayışına girecektir. Bu noktada MESS için görünür iki alternatif vardır. Birincisi yola Çelik iş ile devam etmek diğeriyse Toyoto'da uygulanan iş yeri sendikacılığı sistemidir Bir diğer deyişle işçilerin kendi seçtikleri temsilciler aracılığıyla ücret artışı ve iyileştirmeler karşısında patron ile pazarlık yapması. Bu tip bir model görece demokratik görünse de örgütsüzlüğün önünü açan, politikleştirmeyi tıkayan bir süreçtir. Bunun nedeni sürecin sadece işyeri düzeyinde yalnızca ücret ve ekonomik taleplerle sınırlı kalmasıdır. İşçi sınıfı lehine çıkan yasalara, sermayenin saldırılarına karşı seferber olmanın önünde engel teşkil etmektedir. Fabrikalar ve sektörler arası sınıf dayanışmasının önünü kesmektedir. Bu uygulama işçilere demokratik uygulama olarak pazarlanmaktadır ancak MESS gibi güçlü bir örgütün karşısında işçileri güçsüz, birbirinden yalıtık bir duruma düşürecektir.

İşçi Komitelerinin önemi ve Nasıl Bir Sendika?

Sendikalar işçi sınıfının ekonomik temelli mücadele araçlarıdır. Sendikalar işçilerin mücadele ile tanışma yerleridir. Lakin sendikal mücadele tarihi aynı zamanda bürokrasiye karşı da mücadeleyi beraberinde getirmektedir. Sendikalar işçi sınıfının mücadele araçları olduğu gibi işçi sınıfını baskı altında tutma onların mücadelesini genişletme aracı olarak da kullanılmaktadır. Troçki'nin dediği gibi "Günümüzde sendikalar ya işçilere boyun eğdirmek ve onları disiplin altına almak ve devrimin önünü kesmek için emperyalist sermayenin ikincil aygıtı işlevi görecekler yada tam tersine, proletaryanın devrimci hareketinin araçları haline gelecektir.” İşçileri bürokratik bir işleyişle sendikaya yabancılaştırmanın en önemli araçlarından biri işçi komitelerinin içinin boşaltılmasıdır. İşçi komiteleri bugün Türkiye sendikal hareketinde iş yeri örgütlenmesi sırasında uygulanan bir yönteme indirgenmiştir. Sendikal örgütlenme sırasında bu süreci hızlandırmak ve bir sistematik içerisinde gerçekleştirmek için iş yerinin tüm departmanlarında örgütleme komiteleri kurulur. Sendikal örgütlenme süreci zafer kazanınca bu komiteler kendini iş yeri temsilcisine bırakır. işyeri temsilcileri kimi zaman işçiler tarafından seçilir, kimi zaman sendika tarafından atanır. İşyeri temsilcisinin misyonu, artık işçinin sorunlarını ve taleplerini, iş yeri temsilcisine ve sendika yönetimine bildirmektir. İşyeri komitesinin sürekliliğinin sağlanması işçilerin doğrudan demokrasi yoluyla sendikal yönetimde ve işleyişte söz sahibi olmasını da sağlar. .Bu yolla işçiler sendikanın izleyeceği politikalarda, merkezi kampanyalarda belirleyici olur. İşyeri komiteleri sendikanın karar organları haline geldiği ölçüde bürokrasinin hayat bulması engellenmiş olacaktır. Kendi temsilcilerini kendilerinin seçtiği, istedikleri zaman geri çağırabildikleri, sendika çalışanının aldığı ücretin ortalama bir işçi maaşını geçmediği ölçüde sendikalar işçi sınıfının öz örgütü olacaktır. Sendikalar sadece kendi işkolu için değil, tüm sınıfın çıkarları için talepler geliştirdiği ve bu hatta topyekun mücadele ettiği ölçüde işçi sınıfı mücadelesinde sıçramalar yaşanacaktır. Devlet,  kapitalistlere vasıflı işçi yetiştirmek için mesleki ve teknik okulları yaygınlaştırmaktadır. Bu mesleki teknik okullarda okuyan işçi adayı gençler daha mezun olmadan staj adı altında sömürüye maruz kalmaktadırlar. Sendikalar kalifiye işçi deposu olarak kullanılan mesleki ve teknik okullarda öğrenci örgütlenmeleri oluşturan komisyonlar kurmalıdır.

Metal Direnişinden Çıkarılacak Dersler ve Devrimci Görevler

1) Bursa'da başlayıp 5 şehre hızlı şekilde yayılan metal grevi faşist Türk Metal çetesine karşı birikmiş bir öfkenin eylem haline geçmesiydi. Bu hareketlilik her ne kadar kendiliğinden gelmiş olsa da ve başta Renault olmak üzere istenilen ücret iyileştirmesi alınamamış olsa da kazanımları büyüktür. Her şeyden önce patron-devlet güdümlü faşist Türk Metal çetesi tarihinin en büyük dersini almıştır. Metal sektörü toplu bir kitle grevi görmüştür. Bu grevin yasal olup olmadığı tartışmaları itibar görmemiştir. Fiili meşru  mücadele hattının önü açılmıştır, işçilerin kendi komitelerini kurma, kendi temsilcilerini seçme girişimi kendi öz örgütlenme araçlarını inşa arayışına girdiklerinin göstergesidir.

2)İşçilerin ana taleplerinden biri olan greve katılan kimsenin işten çıkarmayacak maddesini MESS kabul etmiş olsa da üretimde küçülme olacağı gibi beyanlarda bulunması ve gazetelere işçi alımıyla ilgili yaygın bir şekilde ilanlar verilmesi, özellikle Renault ve Tofaş'ta, MESS'in bir işçi kıyımı hazırlığı içinde olduğunun göstergesidir. Bunu sürece yayarak işçilerin yeni bir kalkış yapmasını engelleyen bir strateji geliştirilmesi ihtimaline karşı uyanık olunmalıdır. Bursa'da bu grev bitmiş olsa da hâlâ diğer şehirlerde devam etmektedir. MESS'in toplu bir işçi kıyımı hamlesini beklemeden bu günden dayanışma komiteleri kurulmalıdır.

3) Dayanışmanın pratikteki içeriği somutlaştırılmalıdır. Dayanışma sadece fabrikalardan ve dışarıdan direniş ziyaretlerine ve dayanışma eylemlerine indirgenmemelidir. MESS'in olası bir işçi kıyımı girişimi karşısında başta Birleşik Metal-İş olmak üzere DİSK'e ve KESK’e bağlı tüm sendikalar genel greve gitmelidir. Gelecek bir genel grev 12 Eylül faşist cuntası öncesinde işçi sınıfının en etkili dayanışma silahlarından olan dayanışma grevi yasağı fiili olarak delinecektir. Bu dayanışma eylemleri sınıfın tamamını kapsayan bir talep etrafında örülmelidir. Sendikaya üye olmak, sendika değiştirmek, sendika seçme özgürlüğü en temel anayasal talepler olmasına rağmen sendikalaşma sürecinde işçi kıyımına uğramayan işyeri yok denecek kadar azdır. Sendikalar ve örgütlenmenin önünde bir çok yasal engel vardır. Bu dayanışma eylemleri örgütlenirken bu taleplerin güçlü şekilde hayat bulması, örgütlenme ve sendikal yasakların önündeki engelleri parçalayacaktır.

4 )Metal sektöründeki devlerin bir çoğu uluslararası tekellerdir. Bu uluslararası tekellere karşı enternasyonal bir mücadele ağı örmek hayati önemdedir

5) Metaldeki bu hareketliliğin, sendikalara, emek örgütlerine, sosyalistlere kendini kapatması, hatta dışarıdan gelecek bir desteği tamamen reddetmesi, işçi sınıfının devrimci partisinin bu coğrafyada henüz inşa edilmemiş oluşunun en açık ifadesidir. İşçi sınıfı kendiliğinden hareketlerle kazanım elde edebilir lakin bir politik önderliği olmadan kölelik zincirlerini uzun vadeli bir sonuca ulaşacak biçimde tamamen kıramaz. İşçi sınıfı dinamiklerinin yeşermeye başladığı bu dönemde proletaryanın devrimci partisinin inşasını önümüze hedef olarak koyan biz Bolşevik Leninistlerin yapması gereken şey yalındır: "Proletaryanın öncüsünü örgütleyip, onu devrimci Marksizmin sönmeyen ışığı ile donatmaktır. Tüm örgütlenme stratejisini bunun üzerine kurmaktır. İşçi sınıfı kendi dinamiklerinin yeşerdiğini müjdelemektedir. Tek eksiği onun içerisinde doğarak ona rehber olacak sınıf partisinin henüz olmayışıdır. İşçi sınıfı Bolşevik önderliğini aramaktadır.

ÖZGÜRLÜK SAVAŞAN İŞÇİLERLE GELECEK!

YAŞASIN MİLİTAN MÜCADELEMİZ!


                                                                                                         Bursa'dan İMD'li işçiler

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder