15 Temmuz 2014 Salı

Tezekçi Patrona Karşı Sütaş Direnişiyle Dayanışmayı Sürdürüyoruz



Sütaş'a gidişimizde samimi bir şekilde karşılandık, bunun nedenleri daha önce desteğe gitmiş olmamızdan, bizi tanıdıklarından ve samimiyetimizden kaynaklanıyordu.
2-3 gün önce 200 kişilik burjuva devletin kolluk gücü, 10 kişi kadar olan direnişçilerin üstüne yürümüştü, önce bu konu üzerinden sohbet etmeye başladık. Olayın özünde şu yatıyor: Bulundukları yere astıkları pankartlar “karayoluna zarar vermekteymiş”. O yüzden gelmiş 200 kadar kolluk gücü. Sermaye, pankartların gözükmemesi için, devletin kolluk güçlerini kullanmadan önce genellikle tır, kamyon vb. araçlar koyup önlerini kapatıyordu.


Bunların yanı sıra, Sütaş fabrikasının hemen yanında bulanan çay ocağı vb. yerlerde, ne yazık ki, direnişçilere olumsuz gözle bakılıyor, sermayenin safını tutan bu yerlerin sahipleri, direnişçi işçilerden bir bardak suyu dahi esirgiyorlar, çay satmıyorlar, lavabo kullanımına izin vermiyorlar. İşçiler ihtiyaçlarını 30-40 metre kadar bir uzaklıktaki yaşlı bir amcanın sağlamış olduğu yerden karşılıyorlar. Aynı amcanın arazisini, Sütaş patronu almak isteyince, amca ile Sütaş patronu arasında bir sıkıntı yaşanmış, böylece, amcanın kişisel olarak da Sütaş’a bir tepkisinin bulunduğunu öğreniyoruz.
Daha önce gittiğimiz Şişecam grevi üzerine de sohbet ettik, orada gördüklerimizi, oradaki o havayı, güzellikleri, Yenişehir halkıyla nasıl özdeşleştiklerini belirten bir bilgi aktarımı yaptık. Sütaş işçileri bu duruma çok şaşırmış bir vaziyetteler, zira Karacabey halkının, genel olarak, Sütaş işçilerine, "vatan haini" gözüyle baktığını söylüyorlar. Halkın, Sütaş'ı ve patronlarını daha çok sahiplendiğinden bahsederek, çelişkilerle dolu bir durum yaşadıklarını dile getiriyorlar.
Şişecam olsun, Nestle olsun direnen, mücadele eden fabrikalardaki işçilerle, bir sınıf dayanışmasının gerekliliği üzerine konuştuk. Greif'e desteğe gittiklerini, görüştüklerini, Şişecam'a gitmeye karar verdiklerini, ama grev yasaklandığı için bir şey yapamadıklarından bahsettiler.
Özellikle Nestle işçileriyle iletişimde olduklarını, aralarında sadece 2 km uzaklık bulunduğunu, ama orada bir grevden ziyade, iş giriş ve çıkışlarında protesto olduğu için, pek fazla destek olamadıklarından, ama iletişim halinde olduklarından bahsettiler.
Şişecam işçilerinin, İş Bankası'na yaptıkları, "93 kuruş ‘zam’a karşı, 93 kuruş!" eylemi üzerine konuştuk. Kendi bankalarının Yapı Kredi olduğunu, Ankara'dan gelen arkadaşları (ki sendikaları ile birlikte işçiler bu hafta Ankara’da eylemde, haftaya İstanbul'da ve sonraki hafta da Bursa'da) ve sendikaları ile bu konuyu konuştuktan sonra, Yapı Kredi'ye de bir baskı aracı olarak, Şişecam benzeri bir eylem planı koyabileceklerini belirttiler.
Ve ayrıca, Sütaş ürünlerini alışveriş merkezlerinde, büyük marketlerde boykot etme ve üstünü karalama gibi şeyler önerdiler, bunların geri dönüşü olursa fabrikanın çok fazla zarar edebileceğinden dem vurdular. Fabrikanın içindeki sağlıksız koşulları gösteren fotoğrafların ellerinde bulunduğunu söyledikten sonra, bunun üzerine de bir şeyler yapmayı düşündüklerinden bahsettiler. Özellikle de direnişlerini, Bursa Merkez'e taşımayı, bilgilendirme ve destek için stant açmayı, "Sütaş ürünlerini tüketme, boykot et!" diyerek bir protesto kampanyası yapılırsa etkili olacağını söylediler.
Bize anlattıklarından yola çıkarak, Sütaş direnişçilerinin, geçmişlerinde, sınıfsal mücadelenin ne olduğunu, işçi sınıfının ne olduğunu pek bilmeyen insanlar gibi durduklarını, ama bu direnişin onlara çok fazla şey kazandırmış olduğunu söyleyebilirim. Sınıfımızın kendi gücünün farkına varmasını görmüş olmak benim için çok önemli.
Sütaş işçisi kazanacak!
Direnen işçiler yenilmezler!
Bursa’dan İMD’li bir işçi

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder